SEVDİĞİNİZ KADAR SEVİLİRSİNİZ…
Sevginizin büyüklüğü ne kadar? Hiç düşündünüz mü? Ne kadar seviyorsanız o kadar sevilirsiniz! Ne güzel bir söz. Usta oyuncu Müjdat Gezen bir gün bana “herkes para biriktirir ben dost biriktirdim” demişti. Sizce insan biriktirmek ne kadar kolay ? Bu güzelliği başarmak çoğu insanın başaramadığı sevgiyi samimiyetle sunmakla olur. İnsanlar genellikle ilk adımı karşı taraftan bekler. Çoğunlukla böyledir. Samimiyetle her şeyimizi paylaştığımız kaç kişi var? Elimizin parmaklarını geçmiyor değil mi? Genelde böyle oluyor. Yaşamda çok olay ve durumlarla karşılaşıyoruz ki bizi tüm içtenliğiyle dinleyecek, sıkıntılarımızı anlayacak, sevincimizle gurur duyacak, bizimle içindeki kıskanma dürtüsünü ortaya çıkarmadan paylaşacak kaç gerçek dostumuz var?
Özellikle büyük şehirlerde yaşıyorsanız ve belli bir statü sahibiyseniz çevrenizde pek çok arkadaşınız, dostunuz, yakınınız, ahbaplarınız olan kişiler ve ilişkliler her zaman olur ve belli bir mesafede de geçer. Bazen paylaşmak istedikleriniz olur ancak paylaşacak kimseyi bulamazsınız ve üzülürsünüz. Kendinizi yalnız hisettiğiniz zamanlarda olabilir. Böyle durumlarda muhakkak içinizdekileri dışarı aktarın. Paylaşacak kimse yok mu? O vakit suya, ağaca, herhangi bir nesneye anlatın ki içinizde kalmasın paylaşmış olun. Çarelerin daha çok bulunduğu bu devirde insanların çoğu neden bu kadar yalnız ve çaresiz hissediyor? İnsanların bazıları birbirine ya çok soğuk, mesafeli veya had bilmez olmuş durumda…Bunun sebeplerini hiç düşündünüz mü? Tüm bunların cevabı gene bizde saklı. Çalışma hayatımızda harcadığımız zamanın çok küçük bir bölümünü insanları nasıl anlayabiliriz? Diye bunun üzerine yoğunlaştırarak kullansak belki de kendimiz için yaşamımız boyunca işimize yarayacak çok önemli farkındalık sağlayacağız.
Hepimizin bildiği gibi, insanlar sadece et, kemikten ve fizik, kimya, elektrikten yaratılmadı aynı zamanda duygu ve düşünceleri, hisleri de var. Bir insanı başka bir insana arkadaş, dost yapan öyle hissettiren onun duyguları, davranışlarıdır. Önemli olan bu kaideleri fark ederek anlamaktır.
Bunlardan en önemli kaide kimseyi yargılamamak. Yargıladığımız her şey bir gün farklı bir çehreyle karşımıza gelir. Ayrıca bize kırgın olan insanlar zincirini yaratırız. Kimseyi değiştiremeyeceğimizi hatırlayalım. Yargı ipi çekilmeye hazır bir bomba gibidir. İpi çektiniz mi anında patlar. Kıymet verdiklerimizde dahil olmak üzere etrafımızda bulunanlar teker teker giderler. İnsanların kusurları vardır. İyi tarafları da vardır ve insanoğlunun egosu vardır. İnsanlara iyi taraflarını söylediğimizde egoları okşanır ve insanlar size doğru çekilir. Yargılamak yerine anlamaya çalışmak daha uygundur. Neden bu şekilde davranıyor? Diye düşünmek gerekir. İnsanlarla sevgi bağımızın olması, hoşgörülü olmamıza, saygılı olmamıza, had bilmemize bağlıdır. Karşımızdaki kişileri tam olduğu haliyle kabul etmek ve anlamaya çalışmakla mümkündür. İnsanlara değer vermek ve arkadaşımız, dostumuz olduğu için mutlu olduğumuzu hissettirmek lazım ancak dalkavukluk ve riyakarlık değil tabii ki…Samimi duygu ve hislerle söylemektir . İnsanlar doğası gereği değerli olduğunu hissetmek ister. Bu duygu yemek, içmek kadar kişilerin ihtiyacıdır ama o kadar kolay doymaz çünkü egomuz da vardır.
Kim size içtenlikle bir iltifat etti de siz geri çevirdiniz? İnsanların bazıları söylenen sözlerin abartılmış iltifat olduğunu fark ederler ama bu hoşlarına gider ve itiraz etmezler değil mi? Sizin de çevrenizde vardır. Çünkü egoları böylece besleniyordur. Şöyle bir insan tanıdığınızı düşünelim.. Yapmadığı kötülük, hile kalmamış. O kişinin dahi muhakkak iyi bir yönü vardır. O yönünü bulup beslerseniz diğer kötü yönleri de zamanla değişime uğrar. O kişilerle konuşurken iyi yönlerinden bahsedersek karşımızdakinde zamanla şu duygu uyanmış olur. “insanlar benim iyi taraflarımı görebiliyor” ve böylece kendine olan değerini, güvenini sağlamaya yardımcı oluruz. Değersizlik duygusu ve güvensizlik duygusu yüksek olan insanlar kendilerini önemli göstermek ve görmek adına hayali bir dünya kurup orada yaşayabilirler.
İnsan kazanmanın bir yolu da takdir etmek ve şevk vermektir. Güler yüzlü ve tebessümlü olmaktır. Karşı taraftan beklemeden sizin merhaba demeniz ve selam vermeniz de size insan kazandırır. Suratı asık insanların yanında kimse durmak istemez değil mi? Oysa güler yüzlü insanların yanında da durdukça durmak isteriz. Keskin sirke küpüne zarar verir. Hayatın bir oyun alanı olduğunu fark ederek yaşamak insan kazandırır.
Cömert ve bonkör olmak, yardım sever olmak da size dost kazandırır. Sevdiğiniz şeylerden verdikçe hem size çoğalarak gelmesini hem de insanlara verdiğiniz değerden dolayı sevilen ve aranan insan olmanızı sağlar. Düşünün! Pinti, menfaat peşinde koşan insanı kim sever? Böyle anılmayı kim ister? Bu şekilde hatırlanmak insanları sizden uzaklaştırır.
Bir topluma girdiğinizde size karşı ön yargılar olabilir. Siz tebessümle ve objektif görüşünüzle o topluma hitap ettiğinizde tüm görüşleri dönüştürebilirsiniz. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” Size okunu atmaya hazırlananlar da yayını yere bırakırlar.
İnsan gibi doğamıza uygun yaşamak da önemli…Çoğu insan neden yalnız? Tüm dostları, arkadaşları, sadece teknolojik bir ekranın arkasında…Acaba içlerinden kaçıyla bir kahve, çay içmişliği var? Baktığınızda etrafı kalabalıklar içinde ancak dosta ihtiyaç duyduğunda kimsenin olmadığı yalnızlığın içinde…Teknoloji son derece güzel ve gerekli bir yaratım ve ihtiyaç fakat bizi AN’dan alıyorsa, arkadaşlarımızdan, dostlarımızdan uzaklaştırıp sanal arkadaşlar yaratıyorsa, olduğumuz değil olmak istediğimiz kişileri bize oynatıyorsa, drama içinde drama yaşatıyorsa o vakit bir durup düşünmek lazım. Ben kimim? Ne yapıyorum?! Sevgimi, sosyal paylaşım sitelerinde, mesajla, msn, mail yoluyla söylemek yerine yüzüne ve gözlerinin içine bakarak dostluğunu hissederek söyleyeceğimiz sözlerimiz ve yüz yüze görüştüğümüz arkadaş, dostlarımız olmalı. Ekranlardan da yazabilirsiniz ve o zaman canlı canlı söylediğiniz sade bir “seni seviyorum. İyi ki varsın” daha anlamlı ve önemli olur.
En önemlisi ise şimdi okuyacağınızdır. Her zaman hangi şartlar altında olursanız olun doğruyu söylemeniz ve dürüst ve açık sözlü olmanızdır. Bu açık sözlü olacağım derken insanları kırıp doğruyu söyleyeceğim anlamında değildir. Yumuşak ve sevgi dolu sözlerle söylediğimiz sözler yerini bulur. Hiç kimseyi başkalarının önünde eleştirmeyin. Mutlaka söylemeniz gereken bir şey varsa yalnız olduğunuzda uslubuyla söylemelisiniz. Bunlar insan kazanmanın püf noktalarıdır. Bu basit ancak önemli kaidelere dikkat ettiğimizde çevremizde beraber olmaktan keyif alan , mutlu insanlar olur. Siz de aranan ve sevilen gönüllerde yeri olan bir insan olursunuz. Bunların hepsi bilginin ışığında hatırlamadır… Daima sevdiğiniz ve sevildiğiniz bir dünyanız olması dileğimle…