Ben bende değil, sende de hem sen, hem ben
Hz. Mevlana
Ben hem benimim, hem de senin, sen de benim,
Bir öyle garip hale bugün geldim ki
Sen ben misin, bilmiyorum, ben mi senim.
Hz. MevlanaGeçmiş yaşamlarımızda deneyimlediğimiz yorumlayamadığımız, kabullenemediğimiz olaylar, farkına varılmadıkları, yüzleşilmedikleri ve iyileştirilmedikleri sürece bilinçaltımızda, enerji sistemimizde kalmaya devam ederler ve şimdiki yaşamımızda kendilerini öfke, saldırganlık, kibir, kıskançlık, suçluluk, utanç, kendini değersiz görme, güvensizlik, vb. olumsuz duygular; ilişkilerde yaşanan sorunlar, fobiler, korkular, bağımlılıklar, hastalıklar ve benzeri birçok olumsuz durum olarak gösterirler. Huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmemizi engelleyen birçok rahatsızlığın, takıntıların, istenmeyen durumların, davranış kalıplarının, ruhsal sıkıntıların ardında bir geçmiş yaşam travması vardır. Geçmişte deneyimlenmiş olan büyük acı, enerji bedenimizde, enerjinin serbestçe akmasını engelleyen bir blokaj oluşturur ve bu blokaj çözülene kadar, bütün yaşamlarımızı ve tabi ki bu yaşamımızı da olumsuz yönde etkiler. Şifa gerçekleşene kadar, bir kısırdöngü içerisinde kalmamız kaçınılmadır. İçimizdeki, geçmişe ait o olumsuz programı tetikleyen her olayda farkında olmadan hep o olaya bağlı olarak geliştirdiğimiz tepkiler, savunma mekanizmaları, davranış kalıpları mekanik olarak devreye girer. Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşarız.
Regresyon çalışması, beraberimizde bu yaşamımıza taşıdığımız geçmiş hayatların travmatik izlerini çözerek yaşamımıza şifa getirebilen çok etkili bir çalışmadır. Bu çalışma, problemin kökeni üzerinde çalışır ve güvenli bir şekilde onu dönüştürerek şifalandırır. Kök sebebi bulup çözümlemeden, sorunları çözmek, hastalığı sağlığa çevirmek mümkün değildir. Her fiziksel sorunun ardında duygusal bir kök neden vardır. Geçmişe döndürülüp oradaki travma nötralize edilip, o yaşamın şimdiki yaşamımız üzerindeki etkilerini fark ettiğimizde, bu yaşamdaki semptomlar ya tamamen ortadan kalkar ya da hayatımıza keyifle devam edebileceğimiz noktaya kadar azalır.
Kendimizi engellemeden hayatı dolu dolu yaşamaya başlarız çünkü varlığımızdaki uyum, denge, enerji, yaşam sevinci artar; farkındalığımız, yaratıcılığımız, özgürlük duygumuz, özgüvenimiz yükselir; evrenle, ilahi doğamızla bağımız güçlenir. Sevgi dolu, keyifli, üretken bir şekilde, kendimizi çok daha tam hissetmeye başlarız çünkü enerjinin bedenimizde, olması gerektiği gibi akmasını engelleyen blokajlar çözülmüştür.
Trans halindeyken bilinçaltımızdaki geçmişe ait bilgilere ulaşmak ve onları yeniden değerlendirirerek oluşmuş olan negatif programı pozitifiyle değiştirmek mümkündür. Problemimizle ilgili geçmiş yaşam anısına gittiğimizde, imajine ettiğimiz olayı yeniden yaşarız ve olay anında göremeyerek, anlayamayarak, fark edemeyerek eksik bıraktığımız yönleri; travma, şok yaratmış durumları yeniden gözden geçirme, daha yüksek bir perspektiften değerlendirme, yaşadığımız olayın gerçek manasını anlama imkanına kavuşuruz. Böylece o olayın negatif duygusunun, yarattığı negatif blokajın farkına varır, sıkışıp kalmış olan o negatif enerjiyi boşaltır ve yerine pozitif bir duygu koyarız. Bu, imajinasyondan yararlanılarak, alt şuur düzeyinde deneyime ait farklı bir gerçeklik oluşturulmasıyla gerçekleştirilir. Yaşadığımız olayları değiştiremeyiz ama o olaylara ait duygularımızı, anlayışımızı yenileyebilir, yükseltebilir; bugünkü yaşamımızda probleme ya da hastalığa neden olan halden çıkarabiliriz. Deneyimin üzerimizdeki etkisini değiştirebiliriz.
Bizler, ruhumuzun gelişimi, tekamülü için buradayız ve bunun için de öncelikle kendi varlığımıza ait olmayan fazlalıklardan kurtulmalı, gerçek kendimizi yaşamalıyız.
Tüm bu bilgilere bakarak regresyon çalışmasının, her türlü sorunu, rahatsızlığı, hastalığı iyileştiren bir yöntem olduğu düşünülmemelidir. Bireyin iyileşme arzusu ve rahatsızlığın gelmiş olduğu seviye, süreci direkt olarak etkilemektedir. Bazı insanlar kontrol arzusu, ilgi çekme arzusu, mevcut duruma alışık olmanın verdiği güvenlik duygusu vs. sebebiyle bakış açılarını değiştirmeyi reddetmekte, değişime direnmekte ve dolayısıyla iyileşememektedirler. Zihinde ve duygularda değişiklik olmadan fiziksel durumun kalıcı olarak düzelmesi beklenemez. Ayrıca birçok durumda kişinin çektiği acıların kendisine ikincil kazanç sağladığı durumlar da unutulmamalıdır. Hangi yollardan geçerek gelişeceğinin seçimi bireye aittir ve saygıyla karşılanmalıdır.